04.06.2025
“SEN DEMOKRAT DEĞİL, DARBECİSİN”
“AKLINI BAŞINA AL AKIN, SERT KAYAYA ÇARPTIN. O HAYSİYETSİZLİĞİ BİR DAHA GÖRMEYECEĞİM!”
“SABRIMIZIN SONUNDAYIZ, GELİRİM DARMADAĞIN EDERİM”
“HATAY’DA BİR SANDIĞI BİLE SAYDIRMAYANLAR, GAZİOSMANPAŞA’DA 100 KERE SANDIK SAYDIRDILAR”
“BU DOSYA SUÇLA DOLU OLSA, DELİL OLSA, KASADAN BİR ŞEY ÇIKMADIĞI HALDE TRT’YE STOK VİDEO YAYINLATIRLAR MI?”
“KOCA BİR KOYUNU EMEKLİNİN BAYRAM SOFRASINDAN ÇALANLARA YAZIKLAR OLSUN”
“ORDU HAZIR, GÖREV HAZIR, HEDEF BELLİ: 27 MİLYON İMZAYI TAMAMLAYACAĞIZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Gaziosmanpaşa’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Göktepe’den Taşlıtarla’ya, Küçükköy’den Bağlarbaşı’na, Sarıgöl’den Fevzipaşa’ya selam olsun güzelim Gaziosmanpaşa’ya. Bugün buraya Silivri Cezaevi’nden geldim. Bu meydana, bu meydanın seçtiği, güvendiği Gaziosmanpaşa’yı emanet ettiği Hakan Başkanımızın, Hakan Bahçetepe’nin selamlarını getirdim, teşekkürlerini getirdim. Trabzon’dan, Ardahan’dan, Bitlis’ten, Sivas’tan, Giresun’dan, Erzurum’dan, memleketin dört bir yanındaki güzel şehirlerimizden kalkıp gelmiş; atalarının, babalarının ya da kendi yolculuğunun sonunda alnının terinin karşılığını almak için gelmiş, buralara yerleşmiş; memleketi denince burnu sızlayan ama yüreği de Gaziosmanpaşa’da atan güzel emekçi kardeşlerim hepinizi saygı ile selamlıyorum. Alnının terini yıllarca tezgaha damlatmış, toprağa damlatmış, gözünün nurunu akıtmış, emeklerinin karşılığında emekliliğinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin emeklisinin yaşadığı en zor günleri yaşayan ve hayata karşı, yoksulluğa karşı büyük sıkıntılar çeken ama kurtuluşu da itirazda, bu meydanlarda arayan canım emeklilerim, değerli büyüklerim, hepinizi saygı ile selamlıyorum” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“BÜTÜN BEKLENTİLERİN AKSİNE EKSİLMEDİK, ARTTIK”
“Her bir sokağı göç, yoksullukla bir mücadele öyküsü bu kentin. 80’lerde tankerlerde su sırasına girmiş çocukların fotoğrafları, kıt kanaat bütçesi ile evladını mühendis çıkaran babaların, anaların hikayeleri, memleketten getirdiği erzakla çorbayı kaynatanların, sofrayı donatan anaların mücadelesi, hem fabrikaya hem açık öğretime giden genç işçilerin hikayeleri, yeri üç kez değiştirilen salı pazarının sabır taşı olmuş esnafının dirençli mücadelesi… Gaziosmanpaşa’ya yürekten bir merhaba. 19 Mart darbe girişiminden beri önce yedi gün-yedi gece Saraçhane’de, sonra köprüyü geçip Maltepe’de, sonra Anadolu’ya açılıp Samsun’da, Yozgat’ta, Mersin’de, Konya’da, Van’da, İzmir’de, Düzce’de, Antalya’da, bu darbeye karşı ses yükselttik. Madem ki Saraçhane bir çarşamba başladı, bir hafta boyunca direndi ve darbeyi püskürttü, kayyımı püskürttü. ‘Çarşamba akşamları da aynı saatte hep İstanbul’dayız’ dedik. İstanbul’da, Anadolu’da bütün beklentilerin aksine eksilmedik, arttık. Heyecanımız, inancımız, mücadelemiz azalmadı, çoğaldı. Çünkü buraya öyle miting yapmaya, bir yerlerden toplanıp da gelen belediyelerin işçileri ya da kamu çalışanları, birilerinin gözüne girmek için getirilenler değil; bu meydana, şöyle söyleyelim, miting yapmaya değil; eylem yapmaya gelenler var, eylem yapmaya. Bu meydanda Ekrem Başkan’ın, tüm belediye başkanlarımızın, meclis üyelerimizin, bürokratlarımızın, onların onurlu mücadelelerinin, bileklerini bükemeyenlerin, yargı sopasıyla bileklerini kırmaya çalışanların karşısında onlara inanan, güvenen, onlara kefaret koyan; onlar için mücadele eden, eylem yapan milyonların temsilcileri var karşımda. Hepinizle gurur duyuyorum. Yazın başında, uzun zaman sonra havaların bu kadar müsait olduğu bir zamanda, eşiyle, dostuyla, arkadaşıyla, ailesiyle, sevgilisiyle değil de burada omuz omuza bir mücadeleye, bir eyleme, İstanbul’un iradesine, kendi iradesine, Türkiye’nin demokrasisine, Gazi Mustafa Kemal’den emanet sandığa, seçime sahip çıkan her birinize minnet duyuyorum. Teşekkür ediyorum. Bu mücadelenin başarıya varıp varmaması bir tek şeye bağlı. Bu meydan bu inancı, bu enerjiyi ve bu mücadele azmini muhafaza ettikçe, her hafta bir başka meydandaki bir başka mücadeleye, buradan kıvılcım oldukça, umut oldukça ne yaparlarsa yapsınlar ne Hakan Başkan’ı, ne diğer belediye başkanlarımızı, ne Ekrem Başkanı asla yenemeyecekler. Kötülük kaybedecek, iyilik kazanacak.”
“ANNENİN GÖZYAŞLARINDA BOĞULACAKLAR”
“Çok basittir, çok bilinir ama tekrar etmekte fayda var. Kazanmak için sonuçta öyle bir gün, bir sefer, birazcık değil; gerçekten kazanmak için üç şeye ihtiyaç var. Bir, ahlaki üstünlüğe; iki, psikolojik üstünlüğe; üç, çoğunluk enerjisine. Bir bakın Gözde’nin gözlerine, bir bakın Hakan’ın babasının gözlerine, bir bakın anneme, bakın. Ahlaki üstünlük kimde görüyor musun Erdoğan? Bir bakın şu meydana, psikolojik üstünlük kimde? Çoğunluk enerjisi kimde? Elbette biz kazanacağız. Elbette biz kazanacağız, haklıyız. Bu annemin gözyaşlarında boğulacaklar. Hakan, 37 yaşında genç bir siyasetçi. Yedi sene, altı sene önce şu meydanlarda bütün partilerin kurduğu stantları, Hakan’la, babasıyla birlikte geziyorduk dükkanları. O zamanlar burası AK Parti’nin kalesi. 1963’ten beri 12 tane seçim olmuş, bir tek 89’de kazanmışız. Ama kusuru Gaziosmanpaşa’da bulmamışız, kendimizde aramışız. ‘Daha doğru aday’ demişiz, ‘Daha örgütlü mücadele’ demişiz, ‘Hep birlikte çalışırız, kazanırız’ demişiz. Hakan gibi bir ilçe başkanına, örgütün bir evladına siyasi yatırımı yapmışız, görevi vermişiz. Çalışmış. Babasının hediyelik eşya dükkanında esnaflık yaparak büyümüş bir çocuk. Ticaret yapıyor. Şurada bir kişinin gözüne bakamayacağı, arkasından kötü konuşacağı bir hikaye bırakmamış arkasında. Aday olmuş, seçime girmiş, arkadaşının arabasıyla kampanya yapmış. Yoksul mahalleleri tek tek gezmiş. Sorunları bildiğini söylemiş, nasıl çözeceğini anlatmış. Seçim kampanyasında arkadaşının, partililerin verdikleri şahsi araçlarıyla kampanyayı götürmüş. Tıkandığı yerde eşinin kolundaki bileziği satmış, parti için kampanya yapmış. Seçim gecesi olmayacak şeyi başarmış. Bir bakmışlar seçimde o ‘AK Parti’nin kalesi’ denilen yerde Hakan kardeşim bin oy farkla önde. Sandıkta çamur, sandık başında çamur, İlçe Seçim Kurulunda çamur. Hatay’da, koca Hatay’da 2 bin fark var, bütün sandıklarda itiraz var. Birini saydırmayanlar, Gaziosmanpaşa’da 100 kere sandık saydırdılar. Günlerce saydırdılar, bütün oylara bir daha baktılar ama Hakan’a mazbatayı vermek zorunda kaldılar.”
“‘NASIL YAPARIZ DA ELLERİNDEN ALIRIZ?’ DİYORLAR”
“Meclis’te AKP ve MHP 21, Cumhuriyet Halk Partisi 17 ama belediye başkanlığında Hakan Başkan yüzde 41 oyla seçimi kazandı. O günden bugüne hazmedemiyorlar, sindiremiyorlar. ‘Nasıl yaparız, Gaziosmanpaşa’yı ellerinden; Hakan’ın elinden, Cumhuriyet Halk Partisi’nin elinden alırız?’ Onlara bakıyorlar. İşte şimdi özellikle Gaziosmanpaşa’daki durumu bir açık anlatmak lazım. Bütün Türkiye’nin bilmesi lazım. Biz yeniden yeniden oyları sayarken, 1 Nisan sabahı önceki belediye başkanı; seçimi kaybeden belediye başkanı, Aziz İhsan Aktaş denilen kişinin bir başvurusunu, bir evrak yollamış. Belediye Meclisi’nde AK Parti-MHP çoğunluğu var. Evrak sisteme girmiş. Hakan mazbatayı alınca önünde görmüş. ‘Bu ne?’ demiş. ‘Geçmişte geldi iade edildi. Düzeltildi bir daha geldi.’ Belediye Meclisinde haziran ayında bu başvuru eski belediye başkanının Belediye Meclisine yolladığı, AK Parti ve MHP’li bütün belediye meclis üyelerinin de oy verdiği kararla, bu Aziz İhsan Aktaş’ın hepinizin bildiği benzin istasyonundaki yerle ilgili karar çıkmış. Hakan’ın belediye başkanlığı döneminde başvuru yok. Yapılan işlem yok. Meclis’e gitmiş, Meclis’te AKP-MHP’nin 21’inin de oyuyla Meclis’ten geçmiş. Şimdi Beşiktaş Belediye Başkanımızı tutukladıkları bu dosyada, bu Aziz İhsan Aktaş’a diyorlar ki ‘İftira at, seni serbest bırakalım.’ Ben dedim ki ‘Ya olacak iş mi? Aziz İhsan Aktaş o dosyada suç örgütü lideri. Suç örgütü lideri itiraf ederse, itiraf eder. Örgütü o kurmuş. Nasıl çıkar dışarıya gider? Sen anlat.’ Çünkü maksat Gaziosmanpaşa Belediyesi için kumpas kurmak ya Aziz İhsan Aktaş demiş ki ‘Ben Belediye Başkanına ortağım kanalıyla söyledim. Ortağım bir aracı kullanarak Belediye Başkanına rüşvet verdi.’ ‘Ne zaman verdi?’ ‘Olay olduktan altı ay sonra verdi.’ Başvuruyu başka belediye yapıyor, sevki yapıyorlar, AK Parti-MHP geçiriyor. Hakan altı ay sonra olmuş bitmiş işin güya rüşvetini alıyor. Bugün Hakan benim önüme de koydu, avukatı da koydu. İtiraz dilekçesinde de konacak. Gerekirse alacağım onu Türkiye’de kime göstermek gerekiyorsa tek tek göstereceğim. Şöyle yapmışlar. Bu savcılıktaki kumpasçılar, Hakan’ın baz kaydıyla iftiracının ortağının baz kaydını koymuşlar. Güya aynı istasyondan çekince, ‘Sen berabersin’ demek diye kabul ediyorlar. Bir yılda üç gün aynı bazdan bir araya gelmişler. Adam diyor ki ‘Bu ikinci kişi aracılığıyla rüşvet verdi, bu iki gün görüştüler, üçüncü gün de rüşveti aldılar.’ İddia bu. Gerçek ne? Diyor ki ‘Bir kez belediyeye hayırlısı olsun ziyaretine iş adamları geldiğinde -ki grup hariç- belediye dışında bir kez göz göze geldiysem, yan yana geldiysem, el sıkıştıysam, 10 metre 20 metre mesafeden göz göze geldiysem beni Taksim’de asın’ diyor Hakan, ‘Taksim’de asın.’ Nasıl ispatlamış? Bütün Türkiye duysun kumpası. Görüşmenin biri 24 Kasım’da. Hakan çıkardı videosuyla, sosyal medya paylaşımıyla. Dedikleri dakikada, Hakan, isimleri var da üç ayrı okulda, yan yana 24 Kasım kutlaması için öğretmenlerin yanında. O baz istasyonuna bir kilometre mesafede. Bu kişinin benzin istasyonu da 500 metre mesafede. O okul, o benzin istasyonu aynı baz istasyonundan çekiyor. Bir diğerinde kapalı pazaryeri açtınız mı? Açtınız. O kapalı pazaryeri o benzinliğe 700 metre ya, kapalı pazaryerinin açıldığı programın saatinde ‘Beraberdiler’ diyor, aynı bazda. Çünkü benzin istasyonu bir tarafta, pazaryeri bir tarafta. Biraz öncekinde okullar da arkasındaydı. Yine bir diğerinde üniversite öğrenci değişimi programını ziyarete gitmiş, aradaki mesafe 850 metre. Bakın kumpas şu: Baz raporunu alıyorlar, iftira attıkları adamın bazıyla Hakan’ın bazının çakıştıklarını fosforluyorlar, ‘Ben bugün buna geldim, çantayla rüşvet verdim’ diyor. Ne görüntü, ne kayıt, ne parayla ilgili bir iz, bir emare. Ama bunun üstüne böyle net açıklamaya rağmen Hakan’ı aldılar, içeriye koydular. Şimdi yarın İçişleri Bakanlığı Hakan’ı görevden uzaklaştırma yapacak, tutuklu diye. Sonra bunlar gidecekler Belediye Meclisi’ne 18 AK Partili, üç MHP’li 21 kişi, Hakan’ın yerine belediye başkanvekili seçecekler. Kumpası gördünüz mü?”
“GAZİOSMANPAŞA PIRIL PIRIL BİR EVLADINI SEÇTİ”
“Eğer bu baz kaydıyla, bu işlemle, bu belediyeye çökülürse, bu belediyeye çökülmesi demek, artık Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, zaten emareleri var zaten işaretleri var, ama sandık fikrini kafasında bitirdiğini, darbeye hepten niyetlendiğini, bir daha da seçim yapmamaya hazırlandığını gösterir. Bu kadar. Şimdi bu darbecilere buradan, bu meydandan şunu söylemek istiyorum. Gaziosmanpaşa bir karar verdi, pırıl pırıl bir evladını seçtin. Ona bazdan kumpas kurup da siz bu belediyeyi Gaziosmanpaşalı’nın elinden alır, sarayın emrine verirseniz Gaziosmanpaşa’nın iki eli yakanızdadır, canınıza okuyacaktır. Doğru mu? O zaman buradan Gaziosmanpaşa’daki bütün AK Partililere sesleniyorum. Bütün AK Partililere sesleniyorum. MHP’lilere sesleniyorum. Bakın yıllarca yarıştık siz kazandınız. 47 yıl bu parti ikinci parti oldu, suçu kendimizde aradık. Bir kere partiniz iki parti ikinci parti oldu, Gaziosmanpaşa’yı kaybettiniz. Ele, yabana kaybetmediniz ki, düşmana kaybetmediniz ki. Buranın bir evladına, hepinizin tanıdığı, beğendiği, saydığı, sevdiği bir evladına kaybettiniz. Şimdi bu Gaziosmanpaşa’yı sizin gibi herkesin helal oylarıyla, seçim sonucuna göre verilmiş bir karar uygulanmak varken darbe yapmaya, haksızlıkla almaya kalkıyorlar. AK Parti’nin, MHP’nin oy verenleri, üyeleri, belediye meclis üyeleri buna yol verirse, buna alet olursa, buna sessiz kalırsa kusura bakmayın Hakan tarihe bir kahraman olarak, siz de tarihe bir kalleşliğe susarak, sessiz kalarak ortak olmuş olursunuz. Buna izin vermeyin. Siyaseten yenin, gelin yine yenin. Hep söylüyorum, bu Gaziosmanpaşa’da AK Parti gençlik kolları var, adı AK Gençlik. AK Gençliğe sesleniyorum. Bakın Tayyip Bey’le 23 yıldır maç yapıyoruz. O kazanıyor, kupayı alıyor, şeref turunu atıyor, balkon konuşmasını yapıyor. Hiçbir problem yok, 23 yıldır. 23 yılın sonunda geçen sene kaybetti. Biz kazandık. Hakan kazandı. Şimdi Tayyip Bey topu almış sinirli sinirli eve doğru gidiyor. Sorun ona deyin ki ‘Dede nereye gidiyorsun? Niye topu bırakmıyorsun?’ Alın elinden, ‘Biz oynarız’ deyin. Ey AK Gençlik, topu dededen alırsan, sahaya dönersen, maça çıkarsan belki bir maç kaybedersin, iki maç kaybedersin. Ama kendinin de partinin de onurunu kurtarırsın, onurunu. Kazanamadığı seçimden sonra kaybettiği maçtan sonra topu alıp kaçmak, ‘Oynatmam’ demek, ‘Topu keseceğim’ demek demokratlık değildir. Bu kişinin, bir yapının, bir partinin demokrat olup olmadığı kazanınca ne yaptığıyla ölçülmez. Kazanınca sevinmek, övünmek, böbürlenmek kolay. Kaybedince ne yapıyorsun sen? Topu alıp kaçıyorsan demokrat değilsin. Darbecisin sen, darbecisin.”
“BU KUL HAKKIYLA ÖBÜR DÜNYAYA NASIL GİDECEKSİNİZ?”
“Bu konuya dair son sözüm. Çünkü ben bu meydana eylem yapmaya geldim. Ama Hakan’ın şahsiyetine, onuruna, kişiliğine yapılan saldırıyı anlatmaya da geldim. Şimdi Hakan’a sabahleyin gelmişler, operasyonu yapmışlar, sonra görüntüleri servis ediyorlar. Ben de izliyorum. TRT ve birçok yandaş kanal. Ekranda kocaman kırmızı ‘Gaziosmanpaşa Belediyesi’ndeki gizli kasaya ulaşıldı.’ Görüntüde kocaman bir kasa, içinden habire dolar çıkarıyorlar. Allah muhafaza, bunları tanımasam ben de inanacağım. İnsanın anası inanır, kardeşi inanır. Çünkü yukarıda Hakan’ın resmi, altta ‘Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin kasası bulundu’, habire çıkarıyor doları. İçime kurt düştü. Hemen aradım il başkanımızı, avukatlarımızı. Dedim ‘Ne olmuş Gaziosmanpaşa’da?’ Dediler ki ‘Doğru, var bir kasa.’ ‘Kim kurmuş kasayı?’ ‘Bir önceki belediye başkanı.’ ‘Peki, ne çıkmış içinden? Arama tutanağında ne var?’ dedim. Ne var biliyor musunuz? Bir, belediyenin resmi mührü var kasadan çıkan. Bir de belediye teslim alındığında yapılan sunum var. Harddisk var, şifresiz. İçinde de hiçbir şey yok. Para yok, dolar yok, euro yok. TRT’ye soruyoruz: ‘Ya nasıl bu görüntüyü koyuyorsun?’ ‘Stok video’ diyor. ‘Eldeki görüntülerden kullandık kasa deyince’ diyor. Aynı şeyi Ekrem Başkanımızın koruma müdürü, güvenlik müdürü Mustafa Akın’a. Geliyorlar, alıyorlar. Soru: ‘Başka yerde evin var mı?’ ‘Var’ diyor. ‘Giresun’da Sis Dağında Eynesil’de bir küçük evim var yaylada’ diyor. Oraya da gidip bakıyorlar. Mustafa Bey’in evinde arama yapılırken Sis Dağı’nda yayladaki evden diyorlar ki ‘Kasa var.’ Mustafa Bey’e soruyorlar diyor ki, üç harflilerden birinden almış. Beylik silahı ile iki kutu mermi sığarmış. Beylik silahı yanında, iki kutu mermi içeride. Şifreyi veriyor dört rakamlı, bir de B’ye basınca açılıyormuş. Açmışlar, 48 tek mermi çıkmış iki kutunun içinde. Tutanak böyle. Altyazı: ‘Ekrem İmamoğlu’nun koruma müdürünün yayladaki villasında dev kasa.’ Kasanın içinden dolarlar dolarlar. Şimdi televizyonu başındaki iman sahibi, inanç sahibi, bütün vatandaşlarımıza, ahlak sahibi bütün vatandaşlarımıza soruyorum. Gaziosmanpaşa Meydanı’ndan size sesleniyorum. Bu dosya suçla dolu olsa, bu dosyadaki insanların yolsuzlukla işi olsa, bu dosyada delil olsa, Mustafa Akın’ın dandik kasasından, Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin evvel ezel olan kasasından hiçbir şey çıkmadığı halde TRT’ye stok video yayınlatırlar mı be kardeşim? Bunlar sahtekar, yalancı, iftiracı. Her kelimesi iftira, her kelimesi. Buradan soruyorum: Bu kul hakkıyla öbür dünyaya nasıl gideceksiniz ya? Nasıl gideceksiniz öbür tarafa? Nasıl vereceksiniz bunun hesabını? Buradan açık açık söylüyorum. Tayyip Erdoğan, Ekrem Başkan’ı yenemeyeceğini gördüğü için Hakan Başkan’dan bir daha Gaziosmanpaşa’yı alamayacağını bildiği için Ekrem başkana da Gaziosmanpaşa’ya da darbe planlamıştır. Görevlendirdiği kişiler darbeyi asker üniformasıyla değil, savcı cübbesi ile yapmaktadırlar. Bu darbeye direneceğiz. Bu darbeye direnmeye var mısınız? Mücadeleye var mıyız? Kazanacak mıyız? Korkuyor muyuz? Korksunlar mı? Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız. Diyorlar ki kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Harikasınız. Siz böyle oldukça Hakan’ın da Ekrem başkanın da sırtını yere getiremeyecekler.”
“AKIN, SERT KAYAYA ÇARPTIN”
“Dün sabah bu operasyondan sonra arkadaşlarımız sağlık muayenesine, sonrasında da adliyeye götürülürken darbe döneminde askerlerin yaptığı gibi, çok eski zamanlarda suç örgütlerine, terör örgütlerine yapılan bir muameleyle ip gibi dizdiler. Yaş sırasına, kıdem sırasına göre dizdiler. İki kollarına birer polis verdiler, kamerayı çalıştırdılar, teker teker önünden geçirdiler. Arkadaşlarımızı kolunda polisle itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Buradan şunu söyleyeyim: Dün o görüntü Türkiye’yi belki 60-70-80 yıl geriye götürmüştür. O görüntü; darbecilerin yaptığı, millete kafa tuttuğu, millete ‘Senin seçtiğini değil benim kolumdan tuttuğumu görüyor musun?’ diye millete kafa tutmaktadır. O görüntüdeki polis emir kulu. Ama o görüntünün talimatını kim verdiyse, kim verdirdiyse, o görüntüyü kim istediyse onun bu milletin yakasından tutup kafasını yere vurduğunu görene kadar bana durmak yok. Huzur yok. O videoyu çektirenlerin bu millete burnunu yere sürttüreceğim böyle, böyle, böyle. Akın sert kayaya çarptın oğlum, sert kayaya çarptın, sert kayaya çarptın. Aklınızı başına alın, Akın sert kayaya çarptın. Bir daha görmeyeceğim. O haysiyetsizliği bir daha görmeyeceğim, görmeyeceğim, görmeyeceğim. Bütün İstanbul’a soruyorum. Bütün İstanbul’a soruyorum. Cevabını buradan duysunlar. Bir daha bizden birilerinin ailesine, evladına, büyüklerine ağır gelecek bir görüntü çeken olursa çekeni de çektirene de bin pişman etmeye var mısınız? Var mısınız? Sabrımızın sonundayız. Saraçhane’deki kararlılıkla söylüyorum. Gelirim, darmadağın ederim. Aklını başına topla. Efendi gibi geliyoruz, eylemimizi yapıyoruz, dağılıyoruz. Ama tepemin tasını attırma, dağılmamak üzere toplanırız. Buradan Sayın Erdoğan’a da söylüyorum, AK Parti’de kafası çalışan kim varsa, aklını başına alacak kim varsa söylüyorum. Buradan sonra bu işin sonu kötü. Alın bunu buradan, alın.”
“HER BAŞKANIMIZ TEMİZ, ÇALIŞKAN”
“11 belediye başkanımız, her biri birbirinden temiz, çalışkan. Suçu; başarmak, kazanmak, AK Parti’yi yenmek, Tayyip Erdoğan’ı yenecek olmak, onu yenecek Cumhurbaşkanı adayına, Cumhurbaşkanı adayımıza, siz milletimiz takdir ederse Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmak olan 11 arkadaşımız var orada. Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’e, Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan’a, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Mehmet Murat Çalık’a, Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat’a, Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler’e, Büyükçekmece Belediye Başkanımız Hasan Akgün’e, Avcılar Belediye Başkanımız en gencimiz Utku Caner Çaykara’ya, Adana Seyhan Belediye Başkanımız Oya Tekin’e, Ceyhan Belediye Başkanımız Kadir Aydar’a, ellerini partimize uzattılar, Parti Meclisi Üyemiz Baki Aydöner’e, benim canım kardeşim, Önceki Dönem Milletvekilimiz ve Genel Başkan Yardımcımız Aykut Erdoğdu’ya… Ve bugün yaş günü olan şimdi Gaziosmanpaşa’dan, İstanbul’un sesi en gür korosundan seslenecek olduğumuz Ekrem Başkanımıza öncelikle şöyle bir seslenelim: İyi ki doğdun Ekrem. İçeride yatan Ekrem Başkan’a ve bütün yiğitlere selam olsun. Telefonların ışıkları, doğum günü pastasına mum olsun Ekrem Başkan’ın. Yiğidim aslanım Ekrem Başkanım selam olsun sana. Gaziosmanpaşa’nın yiğit evlatları, güzel insanları, bu muhteşem koro için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. elleriniz dert görmesin.”
“VATAN EVLATLARININ YÜZÜNÜ GÜLDÜREBİLİRDİK”
“Bu 19 Mart’ın ağır bir maliyeti var; 60 milyar dolar. Bu parayı emekliye versen… 14 bin 500 lira emekli maaşı alanlar bir el kaldırsın, göreyim. Dünya kadar. Her birinize 30’ar bin lira maaş verebilirdik bu parayla. Hem de bu paranın 10’da biri bir yıl, bu para da 10 yıl yeterdi size 30 bin lira vermeye. Türkiye’nin dört bir yanında çiftçiler borçlu, köylüler borçlu. Bu paranın yarısı bütün köylülerin borcunu ve faizini kapatıyor. Bu para ile atanmayan öğretmenleri; bir milyon öğretmeni atayabilir, üç yıllık maaşını peşin yatırabilirdik. Bu parayla her işsizimize 15 bin lira işsizlik maaşı bağlayabilirdik. Bu para ile 3 bin lira verdiğimiz KYK kredisi verdiğimiz öğrencilerimize 30 bin lira KYK kredisi bağlayabilirdik. Bu parayla biz aslında vatan evlatlarının yüzünü güldürebilirdik. Ama Tayyip Bey bakan evlatlarının geleceğini garanti altına almaya çalışıyor.”
“İKRAMİYE KOÇUN BUDUNU ZOR ALIYOR”
“Kurban Bayramı geliyor. Biraz önce emekliye, asgari ücretliye seslendim. Bir kez daha hatırlatalım. Yarın arife, öbür gün kurban. 2002’de AK Parti geldiğinde kurbanlık koç 150 lira, asgari ücret 185 lira. Asgari ücretin içinden bir kurban alıyorsun. Bugün asgari ücret 22 bin lira, kurbanlık koç 25 bin lira. İnanın bu kadar kötü bir çelişki var. Ama emekliyi duysanız, onların hali bin beter. 2002’de en düşük emekli maaşıyla iki tane kurbanlık koç alıyordun. Şimdi iki emekli bir araya gelse bir kurbanlık koçu zor alıyorlar. Yani tam dört kat kurbanlık üzerinden emekli erimiş, bitmiş. Şimdi bayramda emekliler 4 bin lira emekli ikramiyesi alacak. Bunu da müjde gibi duyurdular, ‘Erken vereceğiz’ diye. 2018’de ilk çıktığında bu bin liraydı. Emekli ikramiyesi, tam tamına iyi bir koç satın alıyordu. Şimdi 4 bin lira oldu, emsal koç ise 25 bin lira oldu. İlk verildiğinde bir kurbanlık koç alan ikramiye, şimdi koçun bir budunu zor alıyor. Koca bir koyunu emeklinin kurban bayramında sofrasından çalanlara yazıklar olsun. Buradan tüm İstanbullulara, tüm Türkiye’ye, Ekrem Başkan’ın bir selamı var. O da ben de hepimiz bu sene kurbanlık bağışını İstanbul Vakfı’na yaptık. Halen daha herhangi bir yere gücü olup da kurban kesmek ya da bağışlamak isteyenlere Ekrem Başkanımız’la İstanbul Vakfı’ndan mutlaka kurbanlık bağışını bekliyoruz. İstanbul’da geçen yıl olduğu gibi bu büyük dayanışmayla, boğazından kurbanlık et geçmeyen kimsenin kalmaması için hepinizden dayanışma bekliyorum.”
“BU MÜCADELEYİ HEP BİRLİKTE SAHİPLENMEMİZ GEREKİYOR”
“Çoğunuz Gaziosmanpaşa’dan. Ama çeşitli ilçelerden de bu zor gece için, bu dayanışma gecesi için burada gösterdiğiniz büyük birliktelikle, muhteşem enerjiyle bu dirençli dayanışma, iradeye sahip çıkma, darbecilere meydan okuma, onlara meydanı bırakmama gecesi için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu yüksek enerjili meydandan asgari ücretlilerin bir beklentisi var. Tüm sendikalara, konfederasyonlara gittik. Herkes ‘Haklısınız’ diyor, ‘İyi ki söylediniz’ diyor. Ama bu mücadeleyi hep birlikte sahiplenmemiz gerekiyor. Tayyip Erdoğan seçimden önce ‘Asgari ücrete enflasyon çift haneli oldukça yılda dört kere ayarlama’ demişti, geçen sene bir kez bile ayarlamadı. Verilen zam TÜİK rakamlarına göre… TÜİK ne demek, Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu. Bu rakamlara göre bile verilen zam eridi. Enflasyon canavarı asgari ücretlinin zammını yuttu, emeklinin zammını yuttu. Şimdi hep beraber bu asgari ücrete temmuz ayında bir zam alma, ara zam alma zamanıdır. Hep birlikte o gür ve güzel seslerinizle emekçi kardeşlerime bir dayanışma bekliyorum: ‘Ara zam hakkımız, söke söke alırız.’ Geçen sefer gerçek enflasyonu değil, beklenti enflasyonunu verdikleri için, TÜİK’e de envai çeşit numara çektirdikleri için emeklilerin de maaşları eridi. Onlar için de seyyanen zam bekliyoruz.”
“SANDIK GÖREVLİSİ ORDUMUZUN İLK GÖREVİ; İMZALARI TAMAMLAMAK”
“Buradan hepinizi bugün tamamlanan… Ensar Başkan da buralardaydı, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız. Türkiye’deki 191 bin sandığın 180 binden fazlasına, hani seçim yaklaşırken soruyorsunuz ya, ‘Sandık görevlileri hazır mı?’ diye… Bakın Ensar Başkan seninkiler hazırmış. Gaziosmanpaşa’daki sandık görevlilerini bir göreyim. Hepsine bir alkış, örgütümüze bir alkış. 181 bin sandıkta atamalar tamam. Sandık görevlisi, seçim sabahı 05.00’de kalkıp da göreve gitmeyecek artık. 180 bin kişilik ordumuz her hafta, her ay görev ve aynı zamanda antrenman yapacak, tatbikat yapacak. 180 bin kişilik sandık görevlisi ordumuzun ilk görevi, kendi sandıklarındaki 300-350 vatandaşa tek tek ulaşarak imza verip vermediğini sormak, imzaları tamamlamak. Ordu hazır, görev hazır, hedef belli, 20 milyon imzaya doğru yürüyoruz. 27 milyon imzayı tamamlayacağız. Ayrıca Türkiye’deki 51 bin mahalle, köy ya da mezranın 47 binine mahalle temsilcisi atamış durumdayız. Köy temsilcisini atamış durumdayız. Mahallenizin temsilcisinin ve sandığınızın görevlisinin her birinize SMS yoluyla bilgilerine ulaştıracağız. Onlarla tanışın. WhatsApp gruplarına dahil olun. Verilen görevleri alın, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında İkinci kurtuluş Savaşı’nın neferleri olarak mücadeleye destek verin. Bu daha başlangıç mücadeleye devam diyorlar, hepimiz mücadeleye hazır mıyız? Mücadeleye var mıyız? Enerjiniz yüksek mi? İnancımız tam mı? Kazanacak mıyız? O zaman yürüyelim arkadaşlar, haydi yürüyelim.”